Konu çay olunca yazıya nasıl giriş yapacağım, nereden başlayacağım bilemiyorum. Çünkü çayın pek çoklarımız için farkı bir önemi vardır; çayla ilgili binlerce yazı yazılmış, sayısız fotoğraf çekilmiş, birçok türkü söylenmiştir.
Benim çayla ilgili hikayem, çayın yaş haliyle başlıyor. Daha demliğe koyulmadan, paketlenmeden, fabrikada işlenmeden, dalında toplanmadan önce…
Çayla ilgili en ilginç anım da Tataristan’dan. Sabah kahvaltısında garsondan İngilizce olarak çay istemeye çalışıyorduk. Her ne kadar ‘a cup of tea’, ‘tea’ ve ‘teaaaa’ desem de hiçbiri fayda etmiyordu. İngilizce bilmediğini öğrenince, el hareketleriyle çayı, çay bardağını anlatmaya çalıştımsa da olmadı. Onun üzerine ‘yeter ya, bi çay istiyoruz’ şeklinde Türkçe yüksek sesle sitem edince, garson ‘hee çayy’ dedi. Kendi içimden ‘acaba Türk mü bu garson’ diye düşünüyordum, meğersem çayın Rusçası da aynı şekilde telaffuz ediliyormuş. Orada farkına vardım ki çay düşündüğümden daha evrensel.
Bugün, 18 Temmuz 2015, 3 yıl sonra tekrar yaş çayla haşır-neşir oluşumun günü. Yani, eski iş elbiselerimizi giyip, çay makaslarını, hurçları, çay bezlerini alıp yola düştüğüz gün. Bayram günü olacak iş mi diye soranlarınız olmasa da ben bahsedeyim. Çaykur çay alımını sistemsel hale getirmek için, çay üreticilerine randevu vermeye başlamış. Bizim de şansımıza bayramın üçüncü günü satıyoruz topladığımız çayları. Bu da demek oluyor ki, bizim gibi amatör çaycıların bir iki gün önceden çay toplamaya başlaması gerekiyor. Normalde, kendini yetiştirmiş bir çay işçisi 1 günde 300-350 kg yaş çay toplayabiliyorken, ben tek başıma 100 kg bile bulamam, keza bulamadım da bugün.
Basitçe ‘çay nasıl toplanıra’ değinmek gerekirse, eskiden (ben bile hatırlamıyorum o kadar eski) elle toplanan çay artık makasla toplanıyor. Hatta motorlu makineler geliştiren hemşerilerimiz de olmuş diye duydum; devrim niteliğinde! (: Pek çok çay üreticisi gibi biz de makasla topluyoruz çayları
Çaylar yıl içinde ilkbahar ve yaz aylarında toplanıyor genelde. Yerine göre, iki ile dört sürüm toplanabiliyor. Eğer kıyıya yakın sıcak bir bölgedeyse çay bahçesi yılda dört sürüm verebilir. Tam tersi, rakımı yüksek iç kesimlerdeyse iki sürüm anca veriyor. Mayıs-Haziran ayında ilk sürüm toplanır.
Çay işçiliği sadece çayın toplanması değil, gübre atılması, budanması vb. işleri de kapsıyor. Ve ayrıca bilinmelidir ki, reklam filmlerinde romantize edildiği kadar hoş ve kolay bir işçilik değildir. Doğu Karadeniz’in nemli ve bunaltıcı sıcağında, bazen de sağanak yağmuru altında toplanır çaylar. Sadece toplanması da değil. Toplanan yaş çayın, çay bahçesinden alınıp alım yerine götürülüp satılması da vardır. Bazı çay bahçelerinde araba yolu olmamasından dolayı, toplanan çaylar ‘teleferik’ sistemi gibi bir telle bir yamaçtan diğer yamaca transfer edilir. Böyle meşakkatli.
Çay toplamak ihtisas konusu gerektirmediğinden, 5-10 dakikada öğrenilecek bir şey. Tabi gerçek bir çay işçisi kolay yetişmiyor, 5-10 dakikalık deneyimle, bir günde deneyimli bir çay işçisinin 10’da 1’i kadar bile çay toplayamayabilirsiniz. Bunun yanında çay ağacına vereceğiniz zarardan bahsetmiyorum bile.
Çay toplama işini benim gibi tatilden tatile, 2-3 yılda bir, aileye yardım amaçlı yapan biri için bugün yorucu geçti. Keza, 5-6 saat aralıksız çalıştık. Bir de bunun yarını var.
Teknolojinin son imkanlarını kullanamasam da, cep telefonum vardı, bugünkü çay toplama işini 2 dakikaya sığdırdım.